Sahte ve gerçek haber ve seçim kampanyaları

Sahte ve gerçek haber ve seçim kampanyaları

Artık internet hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girmiş bulunuyor. Anlık haberleri, hatta günlük haberleri internet üzerinden takip etmeyenimiz yok gibi. Bilgi güvenliğini sağlamak, sahte haberlerden korunmak ve kişisel verilerimizi muhafaza etmek bu alanda ortaya çıkan önemli hususlardan bazıları.

Hafta içinde TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde Prof. Ali Aydın Selçuk’un organize ettiği “Otomatik sahte haber teşhisi” başlıklı konuşmayı dinleyenler arasında ben de vardım. Northeastern Üniversitesinden Prof. Engin Kırda çok ilginç şeyler anlattı bize. İnternet ve sosyal medya dünyası geliştikçe bir haberin sahte mi gerçek mi olduğunu bilmek daha da zorlaşıyor. Artık bunu çok geniş ve büyük data setlerini kullanarak belirlemek yolunda önemli adımlar atılıyor. Engin Bey bu konuda çalışan önemli bilim adamlarından biri. Geliştirdiği yazılımın deneme süreçlerini tamamlamışlar. Karşılaştıkları zorluklardan birini, gerçek bilgi içine yerleştirilen sahte bilgiyi süzmek diyerek açıkladı Prof. Kırda.

2016 yılındaki Amerikan Başkanlık seçimlerini Rusya ne kadar etkiledi? Bu konu hala tartışılıyor. “Koordine edilmiş sahte bilgi kampanyaları ile seçmenlerin etkilenmesi…” bahsi sadece Rus bilgisayar korsanlarının ya da KGB’nin yöntemi değil. Sahte haber öylesine etkili oluyormuş ki mesela dünyanın yuvarlak değil düz olduğuna inananların oranı sahte haber dolayısıyla gün geçtikçe artıyormuş. Dünyanın düz olduğuna inananlar bir konferansta bir araya bile gelmişler. Engin Kırda, sahte haberlerin ne kadar etkili olduğunu bir kanaat olarak değil yaptıkları ölçümlerin sonuçları olarak aktardı bize.

Önümüzdeki seçimlerde dijital platforormu çok daha etkin kullanacağını açıkladı Ak Parti. Sanırım diğer partiler de Ak Parti’den geri kalmayacaktır. Seçmenleri etkilemenin yolu, onların teker teker alışkanlıklarını, sevdiği ve sevmediği tutumları ve davranış biçimlerini internet ve sosyal medya hesaplarını hatta akıllı telefonlarını izleyerek öğrenmek ve kişiye özel propaganda bombardımanına tabi tutmak olarak belirtiliyor. Facebook, Twittter, Linkedin ve benzeri platformlardaki beğenileriniz ya da yorumlarınız sizin hakkınızda bir veri seti oluşmasını sağlıyor. Eğer bunu sizden habersiz birileri ele geçiriyorsa propaganda yağmuruna hazır olmalısınız. Bilgi hırsızlığından da bahsediliyor galiba bu durumlarda…

Ben kendimden biliyorum. Ne zaman internette bir ürün hakkında, tabii daha çok bir kitap hakkında bilgi edinmeye kalkışsam hemen akabinde girdiğim internet sitelerinin altı üstü yanı beli o ürün ya da kitabın reklamlarıyla doluyor. Biliyorsunuz Facebook kişilerin yukarda sözünü ettiğim türden bilgilerini Ruslara satmakla itham ediliyordu. Facebook’tan elde ettiği bilgilerle Cambridge Analytica adlı şirketin Amerikan seçimlerini etkilediği iddiaları herkesin hafızasında tazeliğini koruyor.

Şimdi bakalım bizim partiler seçmenlerle internet ve sosyal medya üzerinden bir ilişki kuracaklar mı? Mesela belki de ben, kitapta KDV’yi indirme sözü veren bir parti reklamıyla karşılaşacağım Ocak Medya internet sitesinde…

Sahte haber tespiti kolay iş değil. Makine öğrenmesi (machine learning)  ya da makinaya öğretmek diye bir kavram var. Fakat sahte haber teşhisinde bu yeterli değil. Onun için başka unsurları da devreye almak gerekiyor. En önemlilerinden birisi acaba haber güvenilir bir kaynakta mı ortaya çıkmış? Buna örnek olarak da mesela diyor Engin Bey, Washington Post ya da New York Times… Dinleyiciler içinde muzip kimseler de varmış demek ki, birisi sordu. Türkiye’den? Güldük hep beraber. Ne kadar acı. Bizim medya dünyası tam yandaşlıkla tam düşmanlık arasında gidip geliyor ama orta noktada duran bir örnek yok… Ne diyelim ezeli derdimiz hiçbir alanda iyi örneklerle meydana çıkamamak. Zaten Engin Bey de bu çalışmayı şimdilik Amerika için hazırlıyor.

Sahte haber teşhisi için geliştirilen sistemin adı FADE (Fast and Effective Detection of Fake News Articles on the Web – Web üzerinde sahte haberlerin hızlı ve etkin bir şekilde belirlenmesi). Bu sistemin başlıca özellikleri içinde şunları saymadan olmaz:  Daha büyük veri setleri, makine öğrenimine ek olarak başka özelliklerin kullanımı ve kullanılabilir, tarayıcı içinde yaşayan bir sistem. Güvenilir haber kaynakları listesi oluşturduktan sonra arama motorlarını kullanarak haberin nerelerde çıktığını araştırıyor sistem ve daha pek çok teknik terimi içeren bir takım özellikleri de kullanarak sahte haberleri yaklaşık %85 hassasiyetle ortaya çıkarıyor. Tabii bu oranın zamanla artması başlıca hedefler arasında.

Prof. Kırda, sisteme bazı şeylere öğretmek için oluşturduğu veri seti içine 12 bin sahte haber yerleştirmiş, bunun içinde 2016 Amerika başkanlık seçimleri ile ilgili sahte haberler önemli bir yer tutmuş. Ayrıca 10 bin kadar da doğru haber toplamış. Şu husus ilginç değil mi: Sahte haberlerin %78’i güvenilir bir kaynakta görünmüyormuş.

Sistemin geliştirilmeye muhtaç olduğunu Prof. Engin Kırda da kabul ediyor. Şimdilik bir haberin gerçek mi sahte mi olduğunu tespit için geçen süre 17 saniye. Bu oldukça uzun. Üstelik kullanılan data setinin büyümesi halinde daha da uzaması söz konusu. Ama bu tür çalışmalar önemli bir işin öncüsü sayılıyor. Üstelik çalışmaya henüz sahte resim ve videolar ile ilgili bir birim eklenmiş değil. Bunlar da gelecekteki çalışma konuları arasında sayılıyor.

Engin Beye Washington Post’un ortaya attığı Amerikan Başkanı “Trump’ın günde ortalama 15 yalan söylediği iddiasını” sordum. Bunun cevabı Engin Beyin ve salonun gülümsemesi oldu. Şaka değil “Trump’ın 2018’e damga vuran 10 yalanı” başlıklı haberler çıktı medyada. Daha da önemlisi Trump’tan yola çıkarak “post–truth” ya da Türkçesiyle “hakikat sonrası” dönemden bahsedilmeye başlandı. Ruşen Çakır bu fasılda bakın neler söylüyor:

“(Trump) yalan söylüyor, çok açık bir şekilde yalan söylüyor. Artık birtakım gazeteler, medya kuruluşları ve işi yalan saptamak olan bazı kurumlar, gerçekleri yani söylenenlerin gerçeğe uygun olup olmadığını kontrol etmek için oluşturulmuş kurumlar, Trump’ın yalanlarıyla artık baş edemez hale geldiler ve bu işte “post-truth” diye söylenen, hakikat sonrası dönem diye adlandırılan dönemin en önemli şahsiyeti olarak çıkıyor ve kaybetmiyor.” 

Sahte ve yalan haber işi bir hayli karışık. İstatistiklerden elde edilen rakamlarla söylenebilen yalanları hangi sınıfa sokacağımızı ben de bilmiyorum doğrusu.

Türkiye’de de var yalan haber ve resimleri teşhir etmek için uğraşanlar. Henüz bunu otomatik olarak yapamasa da teyit.org adlı internet sitesi, sosyal medyayı da kullanarak önemli bir hizmete imza atıyor. Suriyelilerin Türk bayrağını yaktıklarına ilişkin resim ve haberin doğru olmadığını duyurdu bizlere. Böylece bir yanlış algıyı da önlemeye gayret etti.

Engin Kırda’yı takip niyetindeyim ben… Sahte haber, yalan haber ve ahlak… Birbiriyle çok ilgili değil mi? Bir de hakikati ketmetmek,  gizlemek diye bir şey var… Belki ona da sıra gelir…

Engin Kırda, Türkiye medyasını ele alsa neler bulur sizce?

Join the discussion